Markalar
 
Alışveriş Sepeti
0 ürün var.
 
En Çok Satılanlar
 
Özel
 

Kuraklık

Kuraklık büyük şehirleri tehdit ederken, belediye başkanları sürekli su tasarrufu çağrısı yapıyor. Türkiye, su kaynaklarının yüzde 74`ünü tarımda kullandığından aslında bu alandaki tasarruf çok daha önemli.


Yaz geldi, kuraklık tartışmaları tekrar başladı. Türkiye`de son yıllarda her yaz su tasarrufu çağrıları yapılıyor, büyük şehirlerdeki su problemi gündeme geliyor. Kuraklık bir yandan nehirleri kuruturken, diğer yandan barajlardaki doluluk oranlarını azaltıyor. Belediye başkanları ısrarla halka su tasarrufu çağrısı yapıyor. Bu çerçevede bireysel su tasarrufu elbette önemli ama işin bir de görünmeyen yanı var. Devlet Su İşleri verilerine göre Türkiye`de toplam tüketilen suyun yüzde 74`ü tarımda, yüzde 15`i içme suyu olarak, yüzde 11`i de sanayide kullanılıyor. Bu yüzdeler de gösteriyor ki, konutlar kadar tarımsal sulamada da ciddi tasarrufa ihtiyaç var. Hükûmetin desteğiyle son yıllarda Ziraat Bankası, suyu tasarruflu ve verimli kullanmayı sağlayan modern sulama projelerine ciddi destek sağlıyor. Birçok çiftçi, hem tasarruflu hem de verimli olan bu yöntemlere geçiş yapmaya başladı. Artık tarımsal sulamada tasarruf ve verimlilik denince uygulanabilecek etkili yöntemler var. Şartların gittikçe zorlaşması, su kaynaklarının azalması ve artık Türkiye`nin su zengini bir ülke olmadığının iyice anlaşılmasıyla, tarımdaki arayışlar da artıyor. Peki, bu arayışlar ne gibi sonuçlar veriyor? Sonuçlara geçmeden önce, mevcut durumu ortaya koymakta yarar var.

Türkiye tarımında hâlen en yaygın sulama yöntemi, literatürde `vahşi sulama` olarak da bilinen, salma su yöntemi. Suyu araziye salarak bitkiye ulaştıran salma sulama, hem ürüne yeteri kadar katkı sağlamıyor hem de ciddi su israfına yol açıyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi ile suya kavuşan çiftçinin kanallardan aldığı suyu tarlasına bu yöntemle götürmesi, ülke tarihinin bu en önemli projesinden yeterli verimin alınmasını engelleyen temel sebeplerden. Projede, suyun alınması ve büyük iletim hatlarıyla tarlaya götürülmesi işini DSİ yüklenmiş. Bu kadar büyük kaynağın ayrıldığı projede, tarla başına kadar getirilen suyu, çiftçiler atadan, dededen kalma yöntemlerle bitkiye ulaştırınca, istenen sonuçların alınmaması da normal aslında. Bu açıdan son beş yıldır GAP`taki gündem, suya kavuşan çiftçinin bunu nasıl en verimli şekilde kullanabileceği. Bunun için, damlama ve yağmurlama sistemlerinin kurulması gerekiyor. Açık kanallar ve yüzey sulamaları artık kapalı sistemlere çevriliyor. Çünkü sulamanın en fazla ihtiyaç olduğu yaz aylarında açık kanallarda suyun önemli kısmı buharlaşarak yok oluyor.

BÜYÜK ŞİRKETLER SAHAYA İNERSE

Dünyada tarımda yüksek verimliliğe ulaşmış ülkelerdeki temel sulama felsefesi, suyu bitkinin istediği miktarda ve istediği zaman verebilmek. Suyun yetmemesi kadar, aşırı su kullanımı da ayrı bir problem. Lineer ve center pivot adı verilen tarımsal sulama yöntemleri ise ülkemizde neredeyse hiç bilinmeyen; ancak tarımsal potansiyeli yüksek ülkelerde yıllardır uygulanan en yaygın ve verimli sulama yöntemleri. Bu iki yöntemle Türkiye`yi tanıştıran ise sulama mühendisliğinde uzmanlaşan Atlantis Mühendislik. Lineer ve center pivot (dairesel hareketli, kendi kendine hareket edebilen yağmurlama sulama sistemi) uygulamaları kısmen yağmurlamaya benzese de, ondan farklı tarafları yağmurlamadaki bitkiye ulaşan gereksiz miktardaki suyu engellemeleri ve 30 yıllık ömre sahip olmaları. İşin en dramatik yanı, dünyada uzun yıllardır uygulanan bu yöntemlerle Türkiye`nin yeni tanışıyor olması.

Atlantis Mühendislik Genel Müdürü Gürsel Aral, zaten kısıtlı olan su kaynaklarının bilinçsiz kullanımının, bugün yaşanan kuraklık probleminin ana sebeplerinden olduğunu vurguluyor. Tarımsal sulamadaki yanlışlıklar, kaynakların zamanından önce tükenmesine yol açıyor. Özellikle son 5 yıldır büyük grupların tarıma yönelmesi, bilinçli tarım uygulamalarını da beraberinde getiriyor. Lineer ve center pivot uygulamalarına en fazla talep de, tarıma giren büyük şirketlerden geliyor. Sonuçta kâr amacıyla tarıma giren bu şirketlerin suyun önemini fark ettiğinin altını çizen Aral, `Büyük gruplar işe girince onlar suyun dağıtımının da çok önemli olduğunu görmeye başladılar. Burada aslında minimum işçilikle maksimum gelir mantığı var.` diyor. Burada asıl olansa özel şirketlerden ziyade modern sulama tekniklerinin çiftçiler arasında da yaygınlık kazanması. Gürsel Aral, son zamanlarda çiftçilerden gelen taleplerin de artış göstermesinin sevindirici olduğunu vurguluyor. Daha önce modern sulama tekniklerine ilgi göstermeyen Güneydoğu Anadolu çiftçisinin yaşanan kuraklıkla birlikte bakışlarının tamamen değiştiği tespitini de yapan Aral, sistem kurulması noktasında en fazla Doğu illerinden ve Orta Anadolu`dan talep aldıklarını belirtiyor.

ÇİFTÇİ EĞİTİLMEZSE PROJELER İŞE YARAMAZ

Center pivot ve lineer sulama, 1940`lardan beri dünyada kullanılıyor. Bu iki yöntem, özellikle tek parçalı büyük tarım arazilerinde daha etkili. 100 dekarın üzerindeki mısır, buğday, ayçiçeği, yonca ve bodur meyve ağaçlarını bu iki sistemle sulamak, son derece ekonomik ve verimli. Ziraat Bankası, damlama sulama için çiftçiye verdiği düşük faizli kredi sistemini, lineer ve pivot için de uyguluyor. Bu sistemlerin uzun ömürleri sebebiyle damlamaya göre daha düşük maliyetli olduğunu vurgulayan Gürsel Aral, `Sulama mühendisliği üzerine uzmanlaştığımızdan, sistemi kurmakla bırakmıyoruz, çiftçiye işi öğretiyoruz. Aslında bizim verdiğimiz doğrudan tarımsal sulama bilgisidir. Çünkü çiftçi eğitilmezse bu modern tekniklerin anlamı yok.` diyor. Atlantis Mühendislik`in bir farkı da, center pivot ve lineer sulama sistemlerini, 10 milyon dolarlık yatırımla Türkiye`de üretmeye başlaması. Aral, ilk kez başlayan yerli üretimin fiyatları düşürdüğünü ve bunun da doğrudan çiftçiye yansıdığını söylüyor.

DAMLA SULAMA YÜZDE 85 TASARRUF SAĞLIYOR

Kuraklıkla mücadelede diğer bir etkili yöntem olan damla sulama, pivota göre Türkiye`de daha yaygın kullanılıyor. Yöntemin en önemli özelliği suyu ve gübreyi bitkiye direkt ulaştırması, yabani otların bitmesini büyük ölçüde önlemesi ve yüzde 85`e varan oranda su tasarrufu sağlaması. Sistemde, bir kaynaktan alınan bu delikli borulardan, damla damla akıtılarak ürüne ulaştırılıyor. Kısa süre öncesine kadar Türkiye`ye İsrail`den ithal edilen sulama sistemleri artık yerli üreticiler tarafından kurulabiliyor. Makine sektörünün önde gelen firmalarından Mikrosan, Türkiye`nin farklı bölgelerindeki damla sulama fabrikalarının kullandığı makineleri üreten bir şirket. Genel Müdür Yardımcısı Rauf Rüstemov, yıllardır farklı alanlara yatırım yapmalarına rağmen Türkiye`deki kuraklık sorunu ve su kaynaklarındaki yetersizliğin, kendilerini bu sistemlere yönelttiğini söylüyor.

30 yıldır plastik boru makineleri ve profil imalatı yapan Mikrosan, bu alanda dünyadaki ilk 10 firma arasında yer alıyor. 37 ülkeye ihracat yapan firmanın, damla sulama makineleri imalatına başlamasının temel sebebi, günümüzde suyun bir emtia hâline dönüşmesi. Belki yakın gelecekte su, petrol kadar değerli bir madde hâline dönüşecek. 2006 yılında bu alanda üretim yapan bir Amerikan firması ile görüşen Mikrosan, buradan aldığı know-how desteği ile 2007 Haziran`ında ilk projesini gerçekleştirir. Şu anda damlama sulama sistemleri fabrikası kurmak isteyen bir sanayicinin, ithal edeceği üretim hattı için 490 bin Avro`yu gözden çıkarması gerekiyor. Mikrosan ise aynı hattı yerli sanayicilere 240 bin Avro`ya kurabiliyor. Şu ana kadar 13 firmadan talep gelmiş. Damla sulamanın yaygınlaşması ve hükûmetin buna verdiği desteğin de etkisi ile Bursa, Antalya, Tekirdağ, Ankara, Konya, Diyarbakır ve hatta Urfa gibi illerde bile fabrikalar kurulmuş. İthal fabrika kurulma ihtiyacının ortadan kalkmasının elbette son tüketiciye kadar önemli etkileri var. Fiyatlar artık eskisine göre çok daha cazip hâle geliyor.

Sistem bir yandan yaygınlaşırken, diğer yandan hem fabrikaların, hem de Mikrosan`ın çiftçiler için eğitim seminerleri düzenlediğini belirten Rüstemov, ne kadar gelişmiş ve modern olursa olsun iyi kullanılmadığı takdirde bu işten yeteri kadar fayda sağlanamayacağını söylüyor: `Türkiye`nin tarımsal üretimdeki geleceğini, doğru uygulanan ve modern tekniklerin kullanıldığı tarımsal sulama belirleyecek. Dubai aslında bir çöl ülkesi ama damla sulama sistemleri ile âdeta bir vahaya dönüşmüş. Her geçen gün kuraklığın etkilerini daha fazla hisseden ülkemizde bu sistemlerin yaygınlaştırılmasına acil ihtiyaç var.`

TÜRKİYE SU AZLIĞI YAŞIYOR


Bütün ihtiyaca rağmen Türkiye`de modern sulama teknikleri, sulanabilir arazilerin henüz çok küçük bir bölümünde hayata geçirilebildi. Mikrosan`ın yaptığı çalışmaya göre 2005`te damla sulama ile sulanan arazilerin genele oranı sadece yüzde 2`ydi. Bu rakamın şimdilerde, diğer modern tekniklerle birlikte yüzde 4`e ulaştığı tahmin ediliyor. Mesela Antalya ve Konya gibi bölgelerde sistem hızla yaygınlaşırken, Doğu ve Güneydoğu`da neredeyse hiç yok. Bu da genel ortalamayı düşürüyor. Modern sulama tekniklerinin yaygınlaşması, kuraklıkla mücadele adına en önemli adımlardan olacak.

DSİ verilerine göre Türkiye `su azlığı` yaşanan ülkeler arasında bulunuyor. Su kaynaklarının verimliliği üç kategoride değerlendiriliyor. Buna göre yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8 bin ile 10 bin metreküpten daha fazla ülkeler su zengini, 2 bin metreküpten az olanlar su azlığı yaşayanlar ve bin metreküpten az olanlar da, su fakiri ülkeler olarak nitelendiriliyor. Türkiye halen ikinci kademede yer alıyor ancak kaynakların yanlış kullanımı, kar yağışlarının eskisi kadar olmaması ve metrekareye düşen yağmur miktarının azalması, bizi tehlike sınırına yaklaştırıyor. Görünen o ki, belediye başkanlarının yaptığı tasarruf ve suyu bilinçli kullanma çağrılarının daha fazlasına tarım sektöründe ihtiyaç var.

MERALARA DA `CENTER PİVOT` SULAMA

Tarımdaki modern sulama teknikleri sadece üretim alanlarıyla sınırlı değil. Hayvancılık için büyük önemi bulunan meraların sulanabilmesi için en uygun yöntem center pivot uygulaması. Türkiye`nin çok önemli bir mera potansiyeli var; ama sulama yapılamadığı için bunlardan yeterli verim alınamıyor. Karaman Kisecik`de bulunan 300 dekarlık merayı AB`den alınan fon desteği ile suladıklarını belirten Atlantis Mühendislik Genel Müdürü Gürsel Aral, `Türkiye`de çok ciddi mera potansiyeli var ama bunları da yeteri kadar kullanamıyoruz; çünkü sulayamıyoruz. Bu sistem meralar için çok ideal. Karaman Kisecik bölgesindeki merayı center pivot sistemiyle suladık. 300 dekar arazi ıslah edilmiş oldu.` diyor. Aslında bu sistem kullanılarak mera ıslahlarını yaygınlaştırmak mümkün. Sistem kurulduktan sonra tek bir kişinin ilgilenmesi yeterli oluyor. Sulamanın gerçekleşmesi için tek bir düğmeye basmak yeterli. Meraların yeşil kalması, kışın yağan karın yavaş eriyip yeraltı sularını beslemesini sağlıyor. Yani sulama işlemi sadece günü kurtarmıyor, meranın geleceğini de doğrudan etkiliyor. Mera ıslahının diğer yönü de bir sosyal sorumluluk çalışması olması. Türkiye`deki meralar bu yöntemle ıslah edilebilirse, en büyük girdisi yem olan hayvancılığın da önü açılacak.